4 Kasım 2011 Cuma
KORKUTUCU BİR YANIMIZ…AUSCHWITZ…
İçim dışım Auschwitz toplama kampı oldu son dönemde...Hepimiz biliyoruz Nazi Almanya’sının insan ırkına verdiği büyük zararı.. Gaz odalarını, imhaları, krematoryumları, işkenceleri, aşağılamaları...Bir sürü film, kitap, yazı , kaynak… O kadar ki, ben bıktım o konuyu izlemekten dinlemekten dediğimiz olmuştur… Ne mutlu ki tarih yazıyor bunu…Affetmiyor… Diğer yandan,hala bilmediğimiz, izlemediğimiz çok şey olduğunu öngörmek hiç zor değil.
Bir Polonyalı olan Borowski’nin toplama kampında yaşadıklarına dair yazdığı kitabın Mete Tunçay çevirisi, ardından Devlet Tiyatroları’nin Auschwitz ‘de ölümden kurtulmak için kurulan orkestrayı konu olan oyunu.. İkisi de müthişti.. Nasıl bir tesadüf ki, kitap hediyeydi okudum; oyuna da bir arkadaşımın gidememesi ile biletini bana vermesi ile gittim. Kendi seçimim değildi…Ama üst üste iki çok etkili eser, resmen içime işledi…
Ama bu kez daha farklı, daha derin bir korkuya kapıldım şu içinde bulunduğumuz günlerde… Yaşanan trajedi çok açık…Ne yazılsa az gelir, ifade bile edilemez kuşkusuz…Beni ciddi düzeyde korkutan, bunları yaşatan insanların varlığı.. . Hani vardır ya “insanoğlu çiğ süt emmiştir” filan gibi rahatsız edici sözler, onların gerçeklik payının yüksekliği, hatta bu deyimlerin yetersizliği.. .Konuşuruz zaman zaman; “ iyi de içimizde kötü de” diye…Bunlar o kadar hafif kalıyor ki… Vahşet diye hatırladığımız o zulüm sistemini yaşatan binlerce subay… Binlerce göz yuman,binlerce zevk alan,binlerce umursamayan…Hitler çok zayıf kalıyor bu topluluk düşünüldüğünde…Eline kırbaç verilince insanlığını kaybedenler…Belki hepimiz, belki bazılarımız… Kitabın önsözünde aynen şöyle yazılmış;
“Auschwitz’ teki yangın, İstanbul’u da yakabilir, tutuşturabilir, Auschwitz bizim kanayaklı kız kardeşimiz..OLMAZ, OLAMAZ DENİYORDU. OLDU İŞTE..HALA DEHŞETLER, HAYRETLER İÇİNDE: NASIL OLUR, NASIL OLDU DİYE BİRBİRİMİZE, KENDİMİZE SORUP DURUYORUZ.
TOPLAM ALTI MİLYON YAHUDİ KURBAN’IN BİR MİLYONU AUCHSWITZ’TE YOK EDİLDİ.OLDU İŞTE.YİNE OLABİLİR, HEM DE HER YERDE!
Bir doğa felaketi yaşadık…Van için çarptı çoğumuzun kalbi.. Ancak, beter olsunlar diyebilenler oldu burada, çok yakınımızda…Yardım kolisinin içine taş ve sopayla birlikte bayrak koyanlar oldu… Bu davranışın cumhuriyeti kirletmekten başka bir şeye hizmet etmeyeceğini düşünmekten aciz…Bayrak bizim meşalemizdir,cumhuriyetimizdir,aydınlığımızdır. Vahşet aracı haline getirmek de cumhuriye karşı işlenmiş büyük bir suçtur kanımca… İnsan öldürmeyi ideal sayan canlı bombalar var gene çok yakınımızda…Nasıl insan öldürmek için kendini öldürmeyi göze alır bir insan…Nasıl bir ideoloji ile süsleyebilir bunu…Neyin farkında değildir…ve insanın insana yapabileceğinin kaçıncı resmidir…
Hangimiz görmedik küçük yetkileri bir anda edinenlerin içinden çıkamadıkları ölümcül kibiri…En yakınındakilere, birden sırtını dönenleri….Profesyonellik dediğimiz iş yaşamında edinilen ve sadece bir iş ilişkine vücut veren ast üst ilişkisini, bir nevi iktidar olarak algılayanları…Diğer yaşamlarla, çok basit insanı gereklilikleri bir anda unutanları.. Nasıl bir zayıflık aslında bu kükremeler… Ufacık grupları koordine etme yetkisini sindiremeyen, askeri yetki ile neler yapardı kimbilir…Öldürme hakkı vermişler adamlara, sen insansın, onlar pislik demişler..O da buna inanacak kadar beyinsizmiş…Bugün o güne dönsek hangilerimiz Nazi Subayı haline gelecek diye endişe etmekten kendimi alamıyorum kısacası bu dönem… Birilerini öteki ilan etmeye o kadar hazırlanmış durumdayız ki toplum olarak…
Şaka gibi, ama patronculuk oyunlarına olan kızgınlığımdan çıktı bu blog. İş odaklı olamayıp, şekil odaklı, yetki odaklı yöneticilik oyunlarından… “Zeki” olarak addedilebilecek birilerinin “şekil” düzleminden çıkamamasından...Çok acımasız görünüyor, günlük zaafiyetlerle insanlık suçları arasında kurduğum bağ belki…O toplama kampından “insanlık” savaşı vererek sağ kurtulmuş birini düşündüm. Her ne kadar insanlık adına paylaşımlarda bulunsa da onca yarayla nasıl güvenecek insanlığa .. İnsanın insana yapabileceklerine o kadar yakından şahit olmuşken… Ne öğretecek çocuğuna…İnsan tanımını nasıl yapacak kalbinde…
İnsanın insana yapabileceklerinden hep korkmalıyız hepimiz...Bu bir bilinç olmalı ki yaşamın her alanında kendi dengemizin ve başka dengelerin takipçisi olabilelim…Karamsar bir yazı oldu ama maalesef gerçekçi…Unutmamalıyız ki o insanlık suçlarını işleyen de maalesef başka bir “insan” lık …
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder