2 Ağustos 2011 Salı

İŞTE HEPSİ BU KADAR,DENİZ YILDIZININ HİKAYESİDİR HAYAT



"SEZ"EN AKSU


Yaşamdan fışkıran sözler...Gerçek,sade, içten, bizden…Herkes gibi yıllardır dinlerim Sezen Aksu’yu…Açıp dinlemesem de,bir yerlerde çalınır kulağıma. Bazı şarkılarına zaman zaman takılırım… Bir cümle dikkatimi çeker, ne güzel yazmış derim…Bu “ne güzel yazmış” dediğim cümlelere bir bakayım dedim toplu halde dün gece...Karşıma çıkan tablo, ”ne güzel yazmış”‘ ın çok çok ötesinde. Acıları yadsımayan, ustaca yaşamın bir parçası haline getiren, aşkı benimseyen, sevgi dolu, her şey dolu, toplumsal bakışını kaybetmeyen sözler… Pop kültüründe bir ışık… “Popüler” müzik demek bile hata Sezen Aksu’nun müziğine, sözlerine…. “Popüler”dediğin, bir dönem nabza göre şerbet yöntemiyle yükselen, ya da şerbete göre nabız oluşturan bir şey..Sezen yıllarca “hayat” diye bağırmiş avaz avaz… Uyuşturmadan, yaşamı unutturmadan, insana dokunan sözler yazmış..Buraya sığdıramayacağım kadar çoklar üstelik.. Acıları yazmış, ama gülerek söylemiş..Fark etmiş, kabullenmiş…

“Bir şiirden, bir sözden
Bir melodiden, bir filmden
Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor
Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden
Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor”

“Şahane hüzün tablosu” tek başına dev bir anlatım mesela… Ya da şarkı söylerken hissettiğini “bildiğin çektiğine yetmeyince, şarkı söylemek lazım avaz avaz” diyerek nasıl güzel ifade etmiş. “Şahane hüzün tablosu” nun karşına geçip baktığımızda “Dert çekmenin hep az bilmemizden olduğu” açık değil mi aslında? "Düşmanında kendini yakalamak ve bu nedenle kin tutmamak” üzerine saatlerce konuşulmaz mı...?

Bir arkadaşım bir şarkıda gözlerinin nasıl dolduğunu anlattı. “O kırlangıçta mı küs bana” diyormuş Sezen… Biliyorum o şarkıyı aslında…Ama anlamlandırmadan dinlemişim… Kaçırmışım o inceliği.”O kırlangıçta mı küs bana”, ne çok şey anlatır azıcık bir sızı varsa kalbimizde…Bir de “sızı” şarkısı vardır tabi eskilerden… Orada da der ki; “Hiç aşksız sevgisiz olmadım ki…neden, neye, kime bu özlem?” Bitmeyen, nedensiz özlemlerimiz yok mudur hepimizin…Bu duru sözlerin tümü yaşamdan, tümü insandan birer parça.

Bir kederi için, “Bir lodos lazım şimdi bana,bir kürek, bir kayık…Zulada birkaç şişe yakut, yer gök kırmızı” demiş…Şarap dostları çok iyi anlayacaktır bu dizeleri…Türkan Saylan vardır hani, taaa kalbimizdedir, hep orada olacaktır...Onun kardelenlerine ne güzel seslenmiş… “Aç kardelen aç..dağın olayım, suyun olayım,göğün olayım aç…” Nasıl aydınlık bir kucaklayış saklı bu dolambaçsız sözlerde…Hepsini biliyoruz, her sözü duymuşuz.. Şarkılar zaman zaman gelmiş geçmiş yanıbaşımızdan…

“Seni kimler aldı” vardır mesela, gene herkesin bildiği..Güzel bir aşk ağıdıdır…Rakı masalarında sık rastlanır..”Gönlümün bayramları, şenliği söndü” der Sezen o şarkıda..

Bir de kendini anlattığı sözler var; eksik-fazla, ama belli ki yüreğine dönmüş bunları yazarken;

“Oyuncak bebekleri sevmedim çok,evcilik oynamayı
Alkışı sevdim,bıçak sırtlarında dolaşmayı
Tehlikeli sularda seyredip pupa yelken
Geçici emniyetlere ulaşmayı”,

“Görünüşüme bakıp da sen beni sakın ha cin fikirli sanma
“Hani yağmasan da gürle” benim durumum
Çalımıma aldanma
Okurum, yazarım, konuşurum,kelimelerin efendisiyim ama;
Aşka gelince enikonu safım,sen şanıma inanma”

“Aşka gelince, enikonu safım, sen şanıma inanma” ne tatlı bir özeleştiri…Biliyoruz hepimiz bir aşk kadını olduğunu Sezen’in zaten..Bunca ilham başka nereden gelir sanki..:)Aşka gelince eni konu saf olmak, içimizdeki çocuk değil midir?

Bir başka şarkıda da demiş ki; “Kelimelere itimadım kalmadı işim çok zor”, “Dil, çöplerini naylon torbalarında saklıyor” İşte böyle kısacık kısacık cümleler, “Hah işte onu düşünüyordum ben de” dedirtiyor insana..Kelimelere itimat kalmayınca yaşanan güvensizlik, mutsuzluk, tatminsizlik “Sez” ence ne güzel anlatılmış...

“Kendini seçemiyorsun,bırakıp kaçamıyorsun,
Yazmadığın bir hikayede,uzun yada kısa vadede
Az biraz keşfediyorsun
Öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorsun” gene insanca başka bir yaşam özeti…

Aynı şarkı, şöyle sözler de içeriyor başlangıç kısmında;

“O kadar yandı ki canım,sonunda karşıdan baktım
Ne göreyim; kendime yıldızlardan daha uzaktım”

Daha neler saklı başka başka şarkılarda;

“Bu ne yalnızlıktır, bu ne sonsuz bir çoğalmak, onca sınanmaya rağmen ,akıl oyunlarıyla oyalanmak…”

“Korkular basmış dünyayı,şimdi bir semt adı “vefa”
Kutsal kavgalardan bile,kaçan kaçana”

“Kalbim Ege’de kaldı” hepimizin bildiği bir diğer şarkı.. Şöyle bir Ege gecesinde, Ege adalarına doğru, anason kokusu ile ne güzel gider;

“Kadehimi vurdum karşı yakaya, efeler kalktı şerefe
Sevgimi attım dostlar tuttu,bir ağıt yaktık kadere
Yareme tuz diye yakamoz bastım,tek şahidim aydı
Bir elimde defne, bir elimde sevdan..
Kalbim Ege’de kaldı”

Aynı anason kokusuna ;

Bu bahçe bu nemli toprak
“Bu yasemen kokusu,bu mehtaplı gece
Parıldamakta devam edecek ben basıp gidince de
Çünkü o ben gelmeden,ben geldikten sonra, bana bağlı olmadan vardı
Ve bende, bu aslın sureti çıktı sadece…”

dizelerini de eklesek…Sezen’i anlatmaya gene yetmeyecek.Tüm aklımda kalanları, etkilendiklerimi bu bloğa sığdıramadım ... Aklımda kalan ne cümleler var hala.. Mesela , “sahiplenme senin değil bu dikenler” ne güzel bir uyarı, günümüzün gittikçe kızgınlaşan dünyasına… “Ağlamak senin bu dünyada herşeye rağmen var olman demek, ağlamak güzeldir” gene nasıl içten…

Sağolsun “Sez” en, hep böyle yazsın… Tavşan dağa küsmüş misali, siyasi bir takım sebeplerle içimin soğuduğu olmadı desem yalan olur dönem dönem…O vakit, ‘Unuttun mu beni” çaldığında radyoda , “o kırlangıçta mı küs bana” derken Sezen, anladım ki sanatını yadsımam mümkün değil…Geri dönüverdim kolayca...O şarkıyı dinlerken masal gibi bir mayıs akşamında, bir de güzel cümle duydum, gene keskin, gene çok gerçek; “Sezen Aksu, herşeye rağmen, her şekilde tahammül edilmesi gereken bir kadın”

Kaç Sezenimiz oldu ki… Yıllardır tükenmeyen, şu tüketim toplumunda tüketilemeyen..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder