8 Haziran 2010 Salı

ANTALYA'DAN MEKTUP VAR


ANTALYA’DAN MEKTUP VAR

Sevgili Dostlarım,

7 Haziran 2010, akşam 11 itibariyle sakince Dinah Washington dinliyorum. Nasıl da huzurlu.. Balkon kapısından içeri giren rüzgar yaşam yaşam, serin serin yüzüme vurmakta..Ve bu şartlar altında iki seçeneğim var;

A- “Luis lakaplı, Emanuil Retsinas tek bir sözcükle tanımlanabilir. Biraz. Biraz kısa boylu, biraz çirkin, biraz yakışlıklı, biraz tembel, biraz eğitimsiz, biraz dinsiz. Biraz dinsizden ne mi kast ediyorum? Neredeyse hiç kiliseye uğramaz ama cenaze, vaftiz ve evlilik törenlerine, hatta kendisi için yapılanlara bile gider. Şimdiye kadar iki tanesine gitti. Az kalsın üçüncüye de gidecekti….”

B-“Rekabet Kurumu’nun sayfasındaki Dexter kararı
Exante: koruyucu, ihlal olmadan önlemeye yönelik
Exposed: İhlalden sonra, olumsuz sonuçları gidermeye yönelik…”


Gene sıkça olduğu gibi yapmak istediklerim ve yapmam gerekenler çatışması son haddinde. Ama bu kez “de” tatilde olduğum için yapmam gerekeni yapmayacağım sanırım. Böyle durumlarda aklım yapmak istediklerimi yapmamı rasyonel hale getirmek için sağolsun her türlü zemini sağlar. Muhteşem! Az sonra uzanıp, A seçeneğinde yer alan paragrafla başlayan “Kızıla Boyalı Saçlar” (Kostas Mourselas ) adlı kitaba başlayacağım. Diğeriyse Rekabet Hukuku ders notları..Bir kere ilk cümle internet gerektiriyor ve şu an ona sahip değilim. İnternetle sürekli haşır neşir biri olarak, o kararı okumadan notlara başlamam içinde olduğum an itibariyle çok saçma.. Bu yazıyı da bloğa yarın koyacağım zaten. Artık gerekçe de sağlam olduğuna göre “Kızıla Boyalı Saçlar” konusuna geri dönebilirim.Mutluyum:)

Bir kere bu kitap yıllardır birilerince önerilme yoluyla beni takip etmekte ve hayatıma sızmaya çalışmakta. En son çoook sevgili bir arkadaşım kitabı elime verip, sana verdiğim hangi kitapta hayal kırıklığına uğradın falan dedi. O an bu kitap hayatıma girmiş oldu. Bir önceki verdiği kitabın Elif Şafak’ın – “Aşk” romanı olduğu dikkate alınırsa - ki o kitap böyle ufak yazılara falan sığmaz- minnet ve teşekkürlerle okumaya başlıyorum.Bunu da bir deniz şehrinde yapıyorum ki kitabı iade ettiğimde deniz koksun. Böylece bende sonunda birine deniz kokusu götürmeyi başarmış olayım.

Kitap için arkasında “…..okura meydan okuyan, okuru uyaran, kızdıran bir roman…Asıl olarak da egemen sisteme ve o sistemi bir nedenle içselleştirenlere karşı müthiş bir eleştiri..” yazılmış. Eğer yazıldığı gibiyse, içimdeki sistemi içselleştirenler atıkları fark etmeme neden olacak ve beni kızdıracak demek oluyor bu. Tatilimin herhangi bir şeye kızarak sonlanmasını istemiyorum ama ben:). Bu nedenle, bu atıklardan her birimizde bir nebze olduğuna eleştirsem de inanan biri olarak çok fazla şaşırmamayı ve kızmamayı planlıyorum. Dolayısıyla bu kitabı başka bir dünya kabul ederek, kendimden parçalar bulsam da bir gezinti yapıp kendisinden hoş anılarla ayrılmayı düşünüyorum.

Bir an evvel kitaba başlama hissiyle dolduğum için, bu yazıya bir son söz olsun diye hiç yapmadığım bir şeyi yapıp bitirmediğim bir kitabın son sözüne baktım ve denize bu kadar yakın olduğumu hatırlatan çok sade ama çok güzel bir saptamayla karşılaştım. Hemmmmen paylaşıyorum ve Ankara’daki dostlarıma diyorum ki denizlere hep gelmeliyiz. Birlikte, ayrı ayrı, ama her şekilde SIKLIKLA gelmeliyiz.

“ Denizi hiç hareketsiz göremezsin. Ama denizi dingin görebilirsin!”


Aslı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder